Günümüz dünya politikasında, ülkelerin stratejik ve askeri güçleri kadar, bölgesel etkileri de önemli birer kriter haline gelmektedir. Bu bağlamda, İsrail'in bölgesel güç olma iddiası son zamanlarda tartışma konusu haline geldi. Foreing Policy dergisi, bu konu üzerine yaptığı analizlerde, İsrail'in gerek iç dinamikleri, gerekse bölgesel gelişmeler sonucunda bu hedefe ulaşamayacağını öne sürüyor. Peki, İsrail neden bölgesel bir güç olma yolunda büyük zorluklarla karşı karşıya? Bu sorunun yanıtını, ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal durumunu inceleyerek anlamaya çalışacağız.
İsrail, 1948 yılından bu yana siyasi ve askeri yapısıyla Orta Doğu'daki etkisini artırmayı başarsa da, son yıllarda iç politikadaki belirsizlikler ve çatışmalar bu gücün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Hükümetin yaptığı politikalar, ülkedeki farklı etnik ve dini gruplar arasında gerilime yol açmakta. Özellikle Filistin meselesinin çözülmemiş olması, toplumda derin yaralar açmakta ve uluslararası alanda İsrail’i yalnızlaştırmaktadır. Düşük kamu desteği ve siyasi istikrarsızlık, İsrail’in bölgesel güç olma hedefini gölgelemesine neden olmaktadır.
Ekonomi, uluslararası gücün bir başka temel belirleyicisi olarak öne çıkıyor. İsrail, teknoloji ve inovasyon gibi alanlarda önemli başarılar elde etmesine rağmen, gelir eşitsizliği ve yüksek yaşam maliyetleri gibi ciddi sosyal sorunlarla da başa çıkmak zorunda. Ekonomik zorluklar, hem iç dinamikleri etkilediği gibi aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de sıkıntılara yol açıyor. Ekonomik baskılar, siyasi istikrarı doğrudan etkileyerek, İsrail’in bölgesel rakiplerine karşı olan avantajını zayıflatıyor. Bu durumda, ülkenin kaynaklarını verimli kullanabilmesi ve uzun vadeli stratejiler geliştirmesi büyük önem taşıyor.
Öte yandan, Arap baharı sonrası değişen bölgesel dengeler ve komşu ülkelerle yaşanan sıkıntılar, İsrail'in dış politikasında da ciddi değişikliklere yol açtı. Ülkelerin askeri ve ekonomik güçlerini artırmaya çalıştığı bu dönemde, İsrail’in etkisini kaybetmesi, onu daha izole bir duruma sokmuş durumda. Rakip ülkelerin stratejik ortaklıklar geliştirmesi ve silahlanma yarışı, İsrail'in elini zayıflatıyor.
Sonuç olarak, İsrail’in bölgesel güç olma hayali, siyasi, ekonomik ve sosyal birçok faktörün etkisi altında çökmekte. Temel sorunlarının üstesinden gelmeden bu hedefe ulaşması oldukça zor görünüyor. İç çatışmaları ve ekonomik sıkıntıları aşamayan bir ülkenin, uluslararası alanda güçlü bir aktör olması beklenemez. İsrail’in gelecekteki mücadelesi, bu sorunlarla yüzleşmek ve uluslararası arenada yeniden bir güç merkezi olabilmek için gereken stratejileri geliştirmek olacaktır.